TİCARET HUKUKUNUN KONUSU
1. Subjektif Sistem (Tacir)
Bu sistem ticari işlemin süjesi olarak ‘tacir’den hareket eder. Buna göre ticaret hukuku, bir tacirler hukukudur. Ticaret, tacirler için ayrıcalıklı bir sınıf yaratmıştır. 1673 ve 1681 tarihli Fransız Deniz Ticareti Emirnameleri ile 1897 tarihli Alman Ticaret Kanunu bu sisteme göre oluşturulmuştur. Ticaret hukukunun bir ayrıcalık hukuku olamayacağı söylenerek bu sistem eleştirilmiştir. Ticaret hukuku yalnızca tacirlere değil, tüm ticari işlemlere uygulanmalıdır. Fransız ihtilali sonrası bu sistem yerini objektif sisteme bırakmıştır.
2. Objektif Sistem (Ticari İş)
Objektif sistem, ticari işe uygun olan sistemdir. Ticaret hukukunun konu ve kapsamını objeden hareketle tanımlamaya çalışır. 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu bu sisteme uygundur.
3. İşletme Sistemi (Ticari İşletme Sistemi = Modern Sistem)
20. yüzyılın başlarında benimsenen işletme sistemi taraftarlarına göre ticaret hukukunun konu ve kapsamını belirlemede ‘tacir’ de ‘ticari işlem’ de belirleyici olamaz. Belirleyici olan ‘ticari işletme’ kavramıdır. 1942 tarihli İtalya Medeni Kanunu
4. Karma Sistem (Birden Fazla Sistem)
Ticaret hukukunun sınırlarını çizerken tek bir kavramdan yola çıkmanın yeterli olmayacağı düşüncesiyle karma sistem oluşturulmuştur. Buna göre sayılan sistemlerin hiçbiri tek başına ticaret hukuku kavramını belirleyemez. Tacir, ticari işlem ve ticari işletme kavramları birlikte değerlendirilmelidir. 1926 tarihli ticaret kanunumuz ve yeni ticaret kanunu taslağı bu sistemden hareket etmektedir.
NOT : 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, ticari işletme kavramı ağırlıklı karma sistemi benimsemiştir. Ticaret kanunumuz sırasıyla şu konuları açıklamıştır:
Ticari İşletme Ticarethane, fabrika veya ticari biçimde işletilen diğer kurumlardır. Ticari işletme kavramı, ticaret hukukunun en önemli kavramıdır.
Ticari İş Ticaret Kanunu’nda düzenlenen konularda bir ticarethane, fabrika veya ticari biçimde işletilen diğer kurumları ilgilendiren bütün fiil ve işlerdir. Kısacası, bir ticari işletmenin yaptığı iştir.
Tacir Bir ticari işletmeyi işleten kişidir.
Ticaret Ünvanı Tacirlerin, ticari işlerinde kullandıkları addır. Buna ‘firma adı’ da denir.
Ticari Defter Tacirler tarafından tutulan defterlerdir. Her tacir, ticari işletmesinin ekonomik durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her iş yılı içerisinde elde edilen sonuçlarını soptamak amacıyla, işletmesinin nitelik ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmak zorundadır.
TİCARET HUKUKUNUN TARİHÇESİ| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
1. Eski Çağ
· M.Ö. 2000 yıllarındaki Hammurabi kanunlarında faiz, komisyon, şirketlere dair kurallara rastlanmakdır.
· Fenikeliler döneminde deniz ticareti
· Roma Hukuku (ius gentium içerisinde). Roma vatandaşları pek ticaretle ilgilenmediklerinden, ticaret daha çok yabancılar tarafından yapılmıştır.
2. Orta Çoğ
· Roma’nın dağılmasıyla birçok şehir devletçiği kurulmuş ve bunlar arasında ticaret yapılmıştır.
· Haçlı seferleri
· Amerika ve Hindistan’ın keşfi
· Bankacılık| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
· Yahudiler ve Lombardlar
· Kilise hukukunun yetersizliği
· Kanunlaştırma hareketleri (1673 Fransız Kara Ticareti Kanunu ve 1681 Fransız Deniz Ticareti Emirnameleri)
3. Yakınçağ ve Kanunlaştırma Hareketleri
· Ticari etkinin İngiltere, Fransa ve İspanya’ya geçmesi
· Pusulanın keşfi
· Örfün yerini mektup hukukunun alması (lonca nizamnameleri, şehir kanunu ve devlet kanunu)
· 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu
· Alman kodifikasyon hareketleri
a. 1794 Prusya Kanunu
b. 1861 ve 1867 tarihli Ticaret Kanunları
4. Modern Çağ
· 20. yy bir ticaret asrıdır
· Milletler arası ticaretin artması
· Yeknesaklaştırma Hareketleri
· II. Dünya Savaşı sonrası ticareti belirleyici gelişmeler (AT, GATT, NAFTA, WTO, WIPO, vs)| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
· 1980’li yıllarda GAT şekil değiştirerek Dünya Ticaret Örgütü olmuştur. Bu anlaşmayı imzalayan devletler, buradaki hükümleri kendi iç kanunlarına aktarmışlardır. Dünya Ticaret Örgütü Antlaşması’nın bir eki de Trips Hükümleri’dir. Bunlara göre; herkes, gittiği ülkede de aynı ticaret hukukunun kendisine uygulanmasını isteme hakkına sahiptir. Trips hükümlerinde fikri mülkiyet hakkı da vardır. Bu kanun, Paris Antlaşması’na taraf olan 160 devletin vatandaşlarına uygulanacaktır. Bu antlaşmadaki bir hükme göre, bir tacir, gittiği ülkeden kendisine uluslar arası hükümlerin uygulanmasını talep edebilir. Yani, bu antlaşma iç hukukun önüne geçmektedir.
Ticaret Hukukunun Türkiye’deki Tarihçesi
· 986 yıl boyunca İslam Hukuku uygulanmıştır. Muamelat kısmında:
o Şirketler Hukuku, Kitab-üş Şirket altında
o Diğer konular mormal işlemler hukukuna tabi
· Meşru örf ve adetler ve ululemrin tasarrufları söz konusu
· Loncalar ve Ahilik teşkilatı dozenleyici nitelikte
· 18. yy Cemaat Mahkemeleri (Her iki tarafın da gayrimüslim olduğu durumlarda), Şeriye Mahkemeleri (taraflardan en az birinin müslüman olması durumunda)| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
· 19. yy bazı ticari ihtilaflara özel mahkemelerin bakması
· 1840 sonrası Meclis-i Ticaret kuruldu
· 1850 Kanunname-i Ticaret kabul edildi
· 1876’da Mecelle kabul edildi ve Kanunname-i Ticaret’e bazı tamamlayıcı hükümler getirildi
· 1926 tarihli Türk Ticaret Kanunu ve 1929 tarihli Deniz Ticaret Kanunu
· 1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu
· Yeni gelişmelerle birlikte Türk Ticaret Kanunu Taslağı
TİCARET KANUNU’NDA TANIMLANAN BAZI KAVRAMLAR
Ticari İşletme : TTK m.11’e göre; “ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır.”
Ticarethane : TTK m.12/I’de ayrıntılı olarak sayılmıştır.
Fabrika : TTK m.12/II: “Hammadde veya diğer malların makine yahut sair teknikr vasıtalarla işlenerek yeni veya değerli mahsuller vücuda getirilmesidir.”
Ticari Şekilde İşletilen Diğer Müesseseler : Bunlar aslında ticari işletme değildirler. Ancak, bazı özel şartları yerine getirdikleri takdirde ticari işletme sayılmaktadırlar. Bu şartlar: Bu ticari işletmenin hacim ve kapasitesi öyle bir seviyede ki, bu işletmenin ticari defter tutması gerekiyor ise bunlar ticari işletme sayılıyorlar.
TTK m.13: “Aşağıdaki işleri görmek üzere açılan bir müessesenin işlerinin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyetini verdiği takdirde bu müessese de ticari işletme sayılır:
Bir toprak sahibinin veya çiftçinin, mahsullerini olduğu gibi veya zirai sanatı dolayısıyla bir tezgahta şeklini değiştirerek satması,
Esnaf veya güzel sanatlar erbabından birinin gerek bizzat gerek işçi çalıştırarak veya makine kullanarak eserler vücuda getirmesi ve bu eserleri satması.
Bu hüküm, işlerinin mahiyetine göre, 12. madde gereğince ticarethane veya fabrika olarak vasıflandırılamayan diğer müesseseler hakkında da tatbik olunur.”
m. 13/son hükmü, m. 12 için de uygulanır.
Esnaf : m.17’de tanımlanmıştır: “ister gezici olsunlar, ister bir dükkünda veya bir sokağın muayyen yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleridir.”
TTK m. 163 ve 86/10313 sayılı KHK tacir/esnaf ayrımını anlatır. Ayrıca söz konusu KHK, VUK m.177’deki defter tutma esasları hakkında kanuna da atıf yapmaktadır.| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
Esnaf, tacirin zıddıdır. Tacir olmayan kişi esnaftır. Esnaf, ister gezici olsun, ister bir dükkân veya sokağın muayyen bir yerinde çalışsın, iktisadi sermayesi, nakdi faaliyetinden çok bedeni sermayesine dayanan kişidir. ÖRN: Simitçi, salepçi vs… Bunların elde ettiği kazanç ancak geçimini sağlamaya yetecek kadardır. Tacirse, iktisadi faaliyeti daha çok paraya dayanan ve kazandığı para ihtiyaç duyduğundan fazla olan kimsedir.
TİCARİ İŞLEMİN TEMEL NİTELİKLERİ
1. İktisadi faaliyet
2. Devamlılık
3. Bağımsızlık
4. Kapasite
1. İktisadi Faaliyet
İktisadi faaliyet, gelir sağlamanın hedef edinilmiş olmasıdır. Önemli olan gelir elde etme niyetinin olmasıdır. Faaliyetin sonunda gelir elde edilip edilmediğine bakılmaz. Elde edilen gelirin sarf yeri de önemli değildir. Yine aynı şekilde, faaliyetin kaç kişiyle yürütüldüğü, sermaye/bedeni çalışmaya dayanması, devamlı/kesintili olması da önemsizdir. Hamallık, tüccarlık, sanayicilik vb iktisadi faaliyettir.
2. Devamlılık
Devamlılıktan kasıt ebedilik değildir. Bu nedenle işin mahiyetinden kaynaklanan kesintiler önemli değildir. ÖRN: Plaj işletmeleri, sezonluk oteller, çırçır fabrikaları. Devamlılık, devamlılık kast ve niyetini ifade eder. Teşkilatlanma, devamlılığın gereğidir.
3. Bağımsızlık| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
işletmenin hem iç hem de dış ilişkilerinde bağımsız karar alabilmesi ve bağımsız işlem yapabilme yeteneğidir. Bu açıdan şubeler, depolar, otomobil servisleri içerisindeki tamir atölyeleri bağımsız değildir. Bunlar dış ilişkilerinde bağımsız olmalarına rağmen, iç ilişkilerinde merkeze bağlıdırlar.
4. Kapasite
Kapasite, ticaret hukukunun en çok tartışılan konularından birisidir. Bu konuda 1986’da bir kararname çıkarılmıştır. Bu kararname, kapasiteyi ikiye ayırarak incelemiştir:
a) Kapasitesi Kanunen Yeterli Kabul Edilenler
i. VUK m. 177 uyarınca birinci sınıf tacir sayılanlar
ii. Bilanço esasına göre defter tutanlar (ticari şirketler)
b) Kapasite Araştırmasına Tabi Olanlar (bunlar için de iki şart aranır
i. Gelir seviyesi
(gelir seviyesine ilişkin rakam her zaman değişir. Bunun en güzel rakamına VUK m. 177’den bakılır.)
ii. İktisadi faaliyetin niteliği
(faaliyetin nakdi sermayenin bedeni çalışmaya hakim olduğu bir yapı arzetmesi. Bedeni çalışmanın içine kişinin kendisine özgü olan bilek ve beyin gücü girer.)
Tüm bu bilgiler ışığında ticari işletmenin tanımını yapacak olursak; iktisadi faaliyetini devamlı ve bağımsız şekilde nakdi sermaye ağırlıklı olarak icra eden ve yıllık gayrısafi gelir olarak 86/10313 sayılı KHK’da belirtilen geliri elde eden işletmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, önemli olan kâr değil, gayrısafi milli hasıla olarak belirtilen geliri elde edebilmektir.
Tasarıdaki tanım ise; yine 11. madde ile yapılmıştır: Ticari işletme, esnaf faaliyeti için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, devamlı ve bağımsız şekilde icra edilen faaliyetlerin yürütüldüğü işletmedir.
Örn : Bir eczaneyi ele alırsak; eczanede iktisadi faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık şartları vardır. Kapasite seviyesi ise araştırılmalıdır. Gelir seviyesini aşmışsa ve nakdi sermaye, bedeni çalışmaya da hakimse, bu bir ticari işletmedir. Yani normal eczane ticari işletmedir. İlaçları kendisi üretip satan bir eczane ise, bedeni çalışma ağırlıklı olduğu için ticari işletme değildir.| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
Örn : Doktorun muayenehanesinde iktisadi faaliyet, devamlılık, bağımsızlık şartları vardır. Kapasite şartı için ise gelir var ama bedeni çalışma hakim olduğu için doktor muayenehanesi bir ticari işletme değildir. Gelişmiş bir muayenehanedeyse, mesela, MR makinesinin bulunmaması durumunda doktor gelir elde edemeyecek durumdaysa, gelir gelmesinde MR mutlaka gerekliyse burada nakdi sermaye hakimdir ve artık burada muayenehane bir ticari işletme olacaktır.
Örn : Bir doktor, ikinci bir doktoru yanında ücret karşılığı çalıştırıyor. Burada da yine iktisadi faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık şartları gerçekleşmiştir. Ayrıca kapasite şartı için gereken gelir de vardır. Burada da nakdi sermaye hakimdir. Çünkü bedeni çalışmada kişinin kendisine ait bilek ve beyin gücüne bakılırdı. Doktor, diğer doktoru ücret karşılığı çalıştırdığı için nakdi sermaye hakimdir, yani burası da bir ticari işletmedir.
Sonuç olarak; bir yerin ticari işletme olup olmadığının belirlenebilmesi için o yerin, somut olayın özelliklerine bakılarak değerlendirme yapılır.
Örn : Bir faytonla taşımacılık yapılması durumunda, ortada bir ticari işletme var mıdır? Burada iktisadi faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık şartları gerçekleşmiştir. Kapasite şartındaki gelir seviyesi şartı da gerçekleşmiştir. Paranın nasıl kazanıldığına bakılacaktır. Burada gelir elde edebilmek için bir at ve bir de fayton gereklidir. Bunlar için de belli bir miktar nakdi sermaye ödemek gerekir. Ancak bu az bir miktardadır ve fayton taşımacılığında bedeni sermaye ön plandadır. Ama mesela, faytoncu, bu işten para kazandığını görüyor ve birkaç tane at ve fayton alarak işe devam ediyor. Bu durumda artık nakdi sermaye çoğalmıştır ve bu nedenle de bir ticari işletmenin varlığından söz edebiliriz.
Örn : Diş hekiminin bürosu bir ticari işletme midir? Burada da yine iktisadi faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık şartları gerçekleşmiştir. Kapasite şartının gelir seviyesi şartı da gerçekleşmiştir. Burada nakdi sermayeyi iki şekilde düşünmek gerekir: Çok modern aletlerle çalışıyorsa ticari işletmedir. Eğer sadece diş tedavisi yapılabilecek kadar alet var ise ticari işletme değildir.
TİCARİ İŞLETMENİN MALVARLIĞI| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
1. Maddi Malvarlığı
a. Tesisat
i. Menkul İşletme Tesisatı (örn; fabrikalardaki makineler)
ii. Gayrımenkul işletme tesisatı (örn; fabrika binası)
b. Döner Malvarlığı
2. Gayrımaddi Malvarlığı
a. Kiracılık Hakkı
b. Fikri Mülkiyet Hakları
c. Peştemaliye (Good Will) (müspet müşteri intibahı)
Tesisat : Bir ticari işletmenin yürütülmesine özgülenmiş olan her şeydir.
Döner Malvarlığı: Bir işletmede işletme faaliyetinin yürütülmesi için alınan ve satılan mallardır. Örn; bir değirmen için buğday alınır, un haline getirilip satılır. Marketteki raflardaki mallar döner sermaye, raflar ise menkul işletme tesisatıdır.
Kiracılık Hakkı: Eğer kiracılık sıfatıyla bir işletmecilik yapılıyorsa, bu kiracılık hakkı da gayrimaddi malvarlığıdır.
Fikri Mülkiyet Hakları: Marka, patent, tasarım, telif vb’dir.
Tüm bunlar, bir işletmeye değer kazandıran şeylerdir.
Örn : Coca Cola şirketini satın almaya niyetlenen bir kimse önce değerlendirme yapar.
Tesisat => makine, bina vb.
Döner Malvarlığı => ne kadar kola üretilip satılıyor| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
Kiracılık Hakkı
Fikri Mülkiyet Hakkı => kolanın üzerindeki coca cola etiketini çıkarıp aynı tatla başka bir isimle satmaya çalışılsa, yine o miktarda satış yapılamaz. Yani, sadece coca cola ismini bir kefeye, tesisat, döner sermaye bir kefeye konsa, isim daha ağır basar. Yani, ismi daha değerlidir.
Sonuç olarak; bir ticari işletme sadece somut değerlerle ölçülmez. Marka, patent gibi soyut değerler de çok önemlidir.
Örn : www.amazon.com, ABD’nin en büyük e-alışveriş sitesidir. Sadece isminin 40 milyon dolar ettiği tahmin edilmektedir.
TİCARİ İŞLETMEDE MERKEZ VE ŞUBE
Ticari işletme, tek bir birim olarak doğar, zamanla gelişince farklı yerlerde de kurulabilir. Bunlar ise şubelerdir. Bunlar da merkez ile aynı işi yaparlar. Örn; Ziraat Bankası, Migros…
Unsurları
1. Merkeze Bağlılık
2. Dış İlişkide Bağımsızlık
3. Mekân Ayrılığı
4. Ayrı Muhasebe
Ticaret ilerledikçe merkezle ticari işletmenin yürütülmesi zorlaşmaya başlayınca merkeze bağlı şubeler kurulmuştur. Merkeze bağlılık unsuruna göre; şubeler müstakil ticari işletme değildirler. Çünkü şubede ticari işletmenin bağımsızlık şartı yoktur. Bağımsızlık dış ilişki açısından geçerlidir. İç ilişkide ise bağımsızlık yoktur, tam tersine, merkeze bağlılık söz konusudur. Mekânlar ayrı olmalı, merkez işletmesi ve şube işletmeleri ayrı ayrı yerlerde faaliyet göstermelidir. Bazen aynı bina içerisinde olabilirler. Örn; bankalar. Aynı binada üst katta genel müdürlük, alt katta da şube vardır. Yani mekân ayrılığından kastedilen, ayrı alanlarda faaliyet gösteriyor olmalarıdır. Merkez işletmesi ile her şubenin muhasebeleri ayrı ayrı tutulmalıdır. Şubeler bulundukları yer ticaret odasına aidat ödemek zorundadırlar. Bundan kasıt, merkezin muhasebesinin merkezde, şubenin muhasebesinin şubede tutulması değil, şube için ayrı bir muhasebe defteri tutulması zorunluluğudur. Şubenin muhasebesi merkezde tutulsa bile, ayrı bir muhasebe defteri kullanılmalıdır. Örn; Konya Migros, ‘ben şube değilim, benim muhasebem merkezde tutuluyor’ diyemez. Çünkü, muhasebesi merkezde tutuluyor olsa da ayrı bir defter kullanılmaktadır.| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
Ticaret sicili açısından, merkeze ilişkin bütün ticaret sicil kayıtları şubenin bulunduğu yer ticaret siciline de kaydedilir. Ticaret ünvanı açısından ise, şubeler, merkezin ticaret ünvanını şube olarak kullandıklarını belirtmek ve bu şekilde kurulmak zorundadır. Örn; Ziraat Bankası Konya Şubesi gibi.
Odalara kayıt açısından da şubeler, bulundukları yerin ticaret odasına kaydolmak ve buraya para ödemek zorundadırlar.
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
Devir sözleşmesi herhangi bir şekle tabi değildir. yazılı, sözlü, açık, gizli olabilir. Eğer devredilecek unsurlar arasında devri şekle tabi olanlar varsa, bu takdirde bu şekil şartı yerine getirilmelidir. Örn; gayrimenkullerin devri için resmi senet ve tescil gerekir. Devir yapılırken, aktif ve pasifler birlikte devredilir. Devredilen unsurlar, ticari işletmenin en az bir işletme yeteneğini gerçekleştirecek yetenekte olmalıdır. İşletmenin birden fazla işletme yeteneği varsa, sadece birini devredebilir.
Devrin Hüküm ve Sonuçları
Devirle birlikte tüm tesisat devralana geçer. Ancak bunun aksi kararlaştırılabilir. İyi niyetli devralan, işletme içerisindeki üçüncü kişilere ait malların mülkiyetini de kazanır. Yine, peştemaliye de devirle birlikte geçer. Kiracılık hakkı geçebilir. Kira sözleşmesinde bu hakkın devredilebileceğine dair bir yetki verilmişse, kiracılık devredilebilir. Aktif ve pasifler devralana geçer. Alacaklıların rızası aranmaz. Bunun sebebi, alacaklıların korunması düşüncesidir.
Devirde Sorumluluk Şeması (BK m. 179)
Muaccel borçlar için devrin ihbar veya ilanı tarihi itibariyle 2 yıl içinde hem devreden hem de devralan müteselsilen sorumludur. 2 yıl sonunda devredenin sorumluluğu biter, sadece devralana başvurulabilir. Müeccel borçlar içinse bu iki yıllık süre, muaccel olmalarından itibaren işlemeye başlar. Bu süre içerisinde hem devreden hem de devralan müteselsilen sorumludur. 2 yıllık sürenin bitiminde yine sadece devralan sorumlu olur. Devralanın sorumluluğu, zamanaşımı süresi boyunca devam eder.
Muaccel borçlar için Henüz muaccel olmuş
süre başlangıcı borçlar için süre başlangıcı
2 yıl
Devir Devrin ihbar Devredenin sorumluluk
veya ilanı 2 yıl süresinin sonu
| Ankara Avukat | Ahmet Erenoğlu |
Yorum ve Sorular
Henüz bir yorum paylaşılmamış. Bir yorum yazın.